Ýkinci dünya savaþýndan sonra kurulan iki kutuplu düzen, uluslararasý sistemin konvansiyonel araçlar doðrultusunda dizayn edilmesini öngörmüþtü. Sovyetlerin yýkýlmasýyla ABD, küresel sisteme tahakküm eden en önemli güç haline geldi. Ancak ABD’nin bu konumunu uzun süre devam ettiremeyeceði, kendi eliyle kurduðu küresel sistemin yol açtýðý krizlerle açýkça ortaya çýkmýþtýr. Nitekim Avrupa, Çin ve Rusya baþta olmak üzere geliþen güç odaklarý, yeni küresel düzenin çok bileþenli bir karaktere bürünmesinin kaçýnýlmaz hale geldiðini gösterdi. Bu oturumda, küresel sistemin geldiði aþama itibariyle meþruiyeti, meþruiyet ölçüleri dikkate alýnarak etraflý bir þekilde sorgulanacaktýr.

Küresel sistemin içine girdiði krizin birçok alana sirayet ettiði bilinmektedir. Siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlaki alandaki göstergelerin nasýl bir meþruiyet krizine neden olduðuyla ilgili önemli tartýþmalar bulunmaktadýr. Ancak bu tartýþmalarýn önemli bir kýsmý, krizi tanýmlamaktan ve yol gösterici izahlarda bulunmaktan yoksundur. Bu panelde küresel sistemin içine düþtüðü kriz, çok faktörlü denklem dikkate alýnarak anlaþýlmaya; teþhis ve nedenler en yalýn ve rasyonel yöntemler yardýmýyla izah edilmeye çalýþýlacaktýr.

Küresel sistemin bütün inanç ve medeniyet havzalarý gibi Ýslam dünyasýný da etkilediði inkâr edilemez. Ýslam dünyasý, yeni düzeni anlamak ve gerekli tedbirler almak konusunda önemli bir farkýndalýða ulaþmýþ olsa bile, uluslararasý sistemin kurmay aklýnda bulunan güçlerin bilim ve teknolojideki üstünlükleri vasýtasýyla daha hýzlý bir geliþme içinde olduklarý söylenebilir. Bu durum küresel sistemin bir süre daha, Ýslam jeopolitiðini etkileyeceðini gösterdiði gibi Ýslam dünyasýndaki geliþmelerin bu güçler olmadan tam olarak anlaþýlamayacaðýna da iþaret eder. Bu oturumda, küresel sistemin Ýslam jeopolitiðini hangi açýlardan, nasýl ve hangi araçlarla etkileme sürecinde olduðu anlaþýlmaya çalýþýlacaktýr.

Ýslam dünyasýnda yaþanan problemlerin aþýlmasýnda en kritik aþamalardan birisinin, bütünleþmenin gerçekleþtirilmesi olduðu söylenebilir. Neredeyse bütün Müslümanlarýn ortak ideali haline gelen bu aþamanýn nasýl geçilebileceðiyle ilgili ortak bir kanaatten söz edilememektedir. Bu konuda ortak bir kanaatin oluþmamasýnýn en önemli sebeplerinden birisi bütünleþmeyi hedef, yöntem, dil ve araçlar bakýmýndan gerçekçi, kuþatýcý ve sürdürülebilir bir þekilde açýklayan modellerin üretilememiþ olmasýdýr. Bu oturumda Ýslam dünyasýndaki bütünleþme çabalarý, bu bütünleþmeye zemin hazýrlayabilecek lokal bütünleþme aþamalarýyla birlikte ele alýnýp tartýþýlacaktýr.

Ýslam düþüncesinin, Ýslam’ýn hayatla ve insanla kurduðu dolaysýz baðýn beþeri düzeydeki açýlýmý olmasý, insanlýðýn çaðdaþ dönemde yaþadýðý sorunlarý çözmesini potansiyel anlamda mümkün kýlmaktadýr. Bu potansiyelin hiçbir þekilde deðerlendirilemediðini düþünmek hakkaniyetli olmasa da Ýslam düþüncesinin, yaþanan problemlerin devasa boyutlarý göz önünde bulundurulduðunda son derece yetersiz kaldýðýný tespit etmek de zaruridir. Bu oturumda, Ýslam düþüncesinin insanlýðýn sorunlarýný kuþatma imkaný, sorunlar haritasý esas alýnarak ve daha ziyade teorik çerçevelere yoðunlaþmak suretiyle tahlil edilecektir.

Çok kutuplu uluslararasý düzenin cari olduðu bir dünyada, Müslümanlarýn bu gerçeði teorik olarak karþýlamalarýný ve aþmalarýný mümkün kýlacak kavramsal þemalara ihtiyaç duyacaklarýný öngörmek zor deðildir. Bu kavramlarýn öncülerinden olan ümmet, sosyo-politik çaðrýþýmlarýnýn yaný sýra Müslümanlarýn insanlýk nezdinde kabul görmesini saðlayacak dini, ahlaki ve epistemolojik bir içeriðe de atýfta bulunmaktadýr. Bu oturumda Müslümanlarý insanlýða sadece sosyal bir varlýk olarak deðil fikri ve ahlaki bir imkan olarak takdim edecek ümmet aklýnýn nasýl inþa edilebileceði üzerinde durulacaktýr.